>Tekirim artık Cennet’te…

>

Canım bebeğim, Tatlı meleğim…

İyi ki hayatıma girmişsin ve benim bir parçam olmuşsun.

Minik huysuzum sen benim herzaman biriciğim olarak kalacaksın… 18 yıldır hayatıma kattığın her güzel an için sana çok teşekkür ederim. Nefes aldığım süre boyunca da bana kattığın neşeyi ve huzuru her zaman hatırlayacağım.

Seni hiç unutmayacağım…

Ve bir gün yeniden buluşacağımıza eminim. O ana kadar hoşçakal meleğim…

39 thoughts on “>Tekirim artık Cennet’te…

  1. >Daha fazla acı çekmiycek olduğunu bilmek – düşünmek üzüntümü hiç hafifletmiyor…Çok şanslıydı, çok sevildi ve kesinlikle eminimki hiç ama hiç kimse onu seni kadar çok sevip nazlatamazdı…mrl

  2. >Ba$in sagolsun Nonim, ama kendini sansli say, uzgunlugun sadece ondan ayri kalacagin zaman icin olsun, cunku guzel anilariyla doya doya hatirliyacagin bir Tekirin var, cok iyi bir sahip olmu$sun — daha dogrusu ailesi diyelim, cunku bukadar uzun yasamis olmasi olagin ustu bisey, sende biliorsundur ki normalde Kediler daha kisa yasar…Eminimki seni suan izleyip koruyordur melegin…Gittigi yer Cennet olsun…

  3. >Nilufer`den ogrendim, cok uzuLdum… O`na sahip oLdugun icin cok $ansLisin; 18 sene az bi zaman diiL. inSan o kadar cok aLi$io ki onnarin varLigina, aramizdan ayriLdikLarinda buyuk bi bo$Luk hiSsedioruz.acini payLa$ioruz nonicim.. ~Serra

  4. >Başın sağ olsun Noni’ cim 😦 kedi yaşını insan yaşına çevirirken yediyle çarpıyorduk galiba, 18×7=126 …126 yaşına kadar yaşamış mahşallah…sana daha önce bahsettiğim sevdiğim bir yazıyı ekliyorum…çok üzülme hepimiz kavuşacağız bir gün tanrı katında :)*********Kedim öldüSevgilim yeşil gözlü, uzun tüylü, üç renkli ve şaşırmış suratlıydı. Artık yok.O benim hem kedim, hem canım, hem kızım, hem sevgilimdi. Ben hayatımın on iki yılını onunla paylaştım, o bütün ömrünü benimle geçirdi.Benden başka erkek tanımadığı için de, eve getirdiğimiz bütün erkek kedileri pata küte döve döve geri gönderdi.Yaşlanmıştı, eskisi gibi hoplayıp zıplayamıyor, çok sevdiği ‘musluktan su içmek’ eylemi için bile yardım bekliyordu. Biz ikimiz, orta yaşlı ve yorgun bir adamla ‘mihrabı yerinde’ güzel bir kocakarı, kabuğumuza çekilmiş, kucak kucağa yaşıyorduk.İki ay önce kanser oldu, ameliyat ettirdik, göğsüne ve karnına yayılan urlar temizlendi, ömrünü birkaç yıl uzattık sanıyorduk, akciğerine sıçramış. Birkaç gündür nefes almakta zorlanıyordu, yeniden hastaneye gitti, oradan evine dönemedi.Ben de evimde ölmek isterim doğrusu ama bu kaç kişiye kısmet oluyor? Babam son yirmi dört saate kadar direnmişti.İçim yanıyor ve şu anda ne Lübnan’a asker gönderme umurumda, ne cumhurbaşkanı seçimi, ne basketbol takımımızın başarısı ne de Galatasaray’ın puan kaybı. Ne tadım var ne tuzum. Dün altı paket sigara içtim, kalbim sıkışıyor. Tıknefes olacağım. Belki de düşmanlarımın özledikleri gibi şişer şişer patlarım. Her köşeden hoplayacak, omuzuma tırmanacak, ayağıma dolanacak, kafacığını sürtecek gibi geliyor. Sürtmeyecek. Ölümün en bok yanı, ister kedi olsun ister baba, onu bir daha asla göremeyeceğini anladığın zaman ortaya çıkıyor.Bir daha hiç göremeyeceğim…İçim yanıyor ama Hizbullah yanlılarına sorarsanız ben ‘hem duygusuz hem de küstah’ bir adamım, Arap çocuklarına acımıyormuşum, İsrail’i tutuyormuşum, bu durumda yanmaması gerekir. ‘Sevdiğim herhangi bir şey olup olmadığını’ merak eden hanımlar da çıkmıştı.Üstelik ölen kedi için yazı yazılır mı, bu kadar memleket meselesi beklerken…Haklılar. Aşk yazarı değilim, bu yazıyı da yüzüme gözüme bulaştırdım. Oturdum eşek gibi de ağladım.Başka bir halt daha ettim, daha doğrusu bizim hanım etti.Gitti hemen, sıcağı sıcağına, minik bir yavru kedi aldı geldi.Yapamayacaktık, evdeki boşluğa dayanamayacaktık. Çıldıracaktık. Çivinin çiviyi hemen sökmesi şarttı.Bu da yeşil gözlü fakat akça pakça. Büyüyünce bu da uzun tüylü olacak, şimdilik bıyıkları bile kısacık. Daha üç aylık.Mamanın ve sütün yerini hemencecik öğrendi alçak, ‘tuvalet terbiyesini’ henüz başaramadık ama öğreteceğiz. Şimdilik evi keşfediyor, herşeye büyük bir şaşkınlıkla bakıyor, her duyduğu sesten ürküyor ve göğsüme yatıp poposunu da çeneme dayıyor.Pusi de eskiden öyle yapardı. Bunu adını da Musi koyduk. Hem ağzımız alışmış, hem ‘merhumenin’ anısını yaşatır, hem de sevmem öyle Pamuk, Duman, Bulut gibi köylü karısı isimlerini.Fakat bunun bir de ‘dudaktan öpme’ eğilimi var ki, bizim hanımda kıskançlık belirtileri de yeniden başladı bile…Ben de karısını aldatan bir erkeğin çektiği vicdan azabına benzer duygular içindeyim. Bizim hanımı değil, eski kediyi. Şaşırdım kaldım. Tarifsiz kederlere düştüm.Bir de, o eşsiz ‘Summer of 42’ filminde, yeni evli olduğu ve çok sevdiği kocasının savaşta ölüm haberi gelen Dorothy’nin, hemen o akşam, komşunun oğlu tıfıl Herman’la niçin yattığını anladım.Yok, o filmde Pınar Altuğ oynamıyor, Jennifer O’Neill derler bir kız vardı… Şimdi o da kocakarı olmuştur. Babıali’nin aklı ermez bütün bunlara.Dedim ya, kafam bozuk, bugün kusuruma bakmayınız….Engin Ardıç

  5. >Noni’cim icim cok kotu oldu, hayatinda ki boslugu tahmin edebiliyorum ve kendimi aglamamak icin zor tutuyorum… Ne mutlu ona ki harika bir yuvada mutlu bir yasami oldu….ne diyebilirim ki, Allah sabir versin Noni’cim, meleginin yokluguna alisman zaman alicak olsa da lutfen cok uzmemeye calis kendini olur mu?

  6. >Senin hazirladigin cok guzel bir foto-yazi vardi. Onu hatirliyorum hala. Beni gülümseten bir kedi idi. Öyle de kalacak.. Sen ve senin kedin..

  7. >Yazını daha yeni gördüm… İnsan kedisini yada köpegini (hic farketmez ne oldugu) sevdigi bir insandan ayri tutmayip öyle cok bağlanabiliyor ki bunu anlatması cok zor…kaybedincede acısı bır okadar zor oluyordur.Başınız sagolsun Sibelcim! Inan ki acını seninle paylaşıyorum :(Lale

  8. >kıyamam..kızım 10 yaşında ve artık sabahları çok erken kalkamıyor.onun artık beni birkeç yıl sonra bırakabileceği fikri bile geceleri kabuslar görmeme neden oluyor..ona karşı hissettiğim

  9. >İsimsiz; kıyamam ona yaşlı bir kız olmuş ama benim Tekirim 18 yaşına kadar bizimleydi, dilerim senin kızın da böyle uzun ömürlü olur… Sevgilerimle…

Leave a reply to limonagaci Cancel reply