>
Burada bir tek hatunların boyu uzun sanıyorsanız yanılıyorsunuz! Bamyaları bile maşallah fasulye boyunda!
>
Burada bir tek hatunların boyu uzun sanıyorsanız yanılıyorsunuz! Bamyaları bile maşallah fasulye boyunda!
>
Bir önceki postta belirttiğim gibi bizim Tsaritsyno’ya gitmemizin asıl amacı Bal Festivali’ni gezmekti… Tesadüfen parkını da keşfettik ki bundan hiç şikayetçi değiliz 😉
Panayıra doğru giden yolu kısa sürede bulduk…
Şu Rusların dilbilgisi mantalitesini asla anlayamayacağım! Yukarda görmüş olduğunuz mega’daki “g” harfi aslında “d” ama el yazısı ile yazınca D oluyor G… Aynı şekilde Restoran da el yazısı ile yazılınca Resmoran oluyor, hey Yarabbim! Zaten diliniz yeterince karışık bir de harfleri böyle mutasyona uğratmaya ne gerek vardı canım!!!
Festival alanında bizi kalabalık & onlarca bal tezgahı karşıladı…
Her tezgahın önünde böyle tadımlık ballar vardı…Merail’ciğimin önerdiği grechka (karabuğday) ve kestane ballarının da tadına baktık…
Herkes ağzına bir kaşık bal çaldı 🙂
Ha gayret teyzem sana güveniyorum başarabilirsin !
Beyime dedim ki al beyim dedim al makineyi de bal yerkene beni çek dedim, beyim de çekti aha buyrun 😛
Sanat eleştirmeni Abuziddin Tokmak’ın gözünden;
“Sanatçı burada esmer Anadolu kadınını flulaştırıp sarışın Avrupalı kadına zum yaparak toplumsal değer yargılarının zamanla nasıl yozlaştığını farklı bir perspektif ile izleyiciye sunmakta ve önemli bir noktayı değişik bir kompozisyon çizerek yüzümüze çarpmaktadır, bir diğer deyişle sanatçı her Anadolu kadının içinde mutlaka bir yavruşka olmalı mıdır sorusunu irdelememize yol açmaktadır…”
Bu kadar çeşitli balın arasında kafamız karışmadı değil ama sonunda kazanan ahududu balı oldu 🙂
Mansiyon ödülümüz de içeriğini pek bilemediğimiz (sözlükteki karşılığı sarı yonca olan) bu şekerleşmiş bala gitti…
Ballarımız itinayla paketlendi 🙂
İsmi Çak-Çak olan bu yerel tatlı da Tatar balcımızın bize ikramı oldu, Çak Çak’ı çaktırmadan poşetimizin içine atıverdi. Tadı aynen tulumba tatlısı gibiydi, bayıldık! Ama bu kadar bal testi sonunda içimiz de bayılmadı değil doğrusu! O gün bir kez daha anladık ki ne kadar tatlı olursa olsun bu hayatta herşey dozunda olduğu sürece güzel 😉
>
>
Hey büyük Allahım onu da yaratan sensin, beni de yaratan sen, e peki neden ona verdiğinin 2 katını bana verirsin 🙂
Ne zamandır Moskova yavruşka gözlemlerimi yazmak istiyordum. Burada kolumu sallasam 10 güzel yavruşkaya çarpar durumu yok! Yaptığım istatistiklere göre güzel hatunlar nüfusun %30’unu falan kapsıyor… Özellikle bir yere girdiğimde (market, metro, restaurant vs..) baykuş gibi kafamı her tarafa döndürüp kolaçan ediyorum ama öyle dünya güzelleriyle burun buruna gelmiyorum, ruh sağlığım açısından bu iyi bişey tabii hii hii 🙂 Hepsi üstteki hatun gibi çırpı bacak da değil, balık etli kadın da fazlasıyla var, özellikle 40 yaş ve üstü kadınlar… Ama ister güzel olsun ister değil tüm hatunlar bakımlı olmak için büyük çaba sarfediyorlar. Makyajsız kadın yok nerdeyse. Bir de süslüler ama giyim konusunda çok şükür gelişme var. 3 sene önce geldiğimde pullu payetli ve dore renkli parlak giysiler görmekten ceylan gözlerim şeş beş olmuştu ama neyseki şimdi daha sade ve stil sahibi giyiniyorlar… Dekolteyi seviyorlar, uyumlu giyinmeye dikkat ediyorlar, ama acayip bir marka düşkünlüğü söz konusu, çakma Hermes görmekten fenalık geldi bana!
Marka sevdalarına rağmen kendi tarzını yaratanlar da var tabii. Özellikle çalışan hatunlar daha güzel ve kaliteli giyiniyor. Topuklu ayakkabılar hepsinin vazgeçilmezi, boyu 1.80 olan bile en yüksek ökçeli ayakkabasını giyip podyumda yürür gibi metroda salınıyor, bunu takdir etmek lazım 🙂 Makyajda trend ise gözlere upuzun bir eyeliner çekmek, bakıyorum son zamanlarda ben de aynen onlar gibi makyaj yapar oldum, üzüm üzüme olayı! Bu kadar hatun incelersem olacağı bu tabii 😛 Makyaj yüksek topuklar, dekolteler vesaire… Aslında bir yerde onlara acıyorum çünkü her yer fokur fokur yavruşka kaynarken erkeklerin sayısı avuç içi kadar, hal böyle olunca da kendilerine ekstra özen gösteriyorlar, diğerlerinden bir farkı olması için… Benim bu gözlemlerim şehir merkezi için geçerli, dışarılara çıktıkça durum daha farklı olabilir… Yavruşka gözlemlerim şimdilik bu kadar 😉
>
>
Rezervasyon yok, boş gördüğünüz sandalyeye çömüyorsunuz sadece 🙂
Ellerimin uzun süredir bakıma ihtiyacı olduğu için ben sıcak manikürü seçtim…
Bloody Mary vaziyetlerinde olduğum için de kırmızı renk sana yakışır Nonişka dedim 😛
Ta daaa ilk manikürüm Moskova milletine hayırlı uğurlu olsun!
Hmmm bizimkisi de beğenmişe benziyor 🙂
>
İşte buyrun, Pissi’nin ilk kurbanı belli oldu: Ela gözlü virüsün ela gözlerine bir aşk şiiri yazmaya başlamıştır bile 😉 Kendisini tebrik ediyoruz ve amman Pissi’ye dikkat diyoruz ne de olsa pek sağlam papuç değil bizimkisi 🙂
Ayrıca en isabetli tahmini yapan Modapark.Net’e de ufak bir teselli armağanım var. Kızlar bana adreslerinizi gönderirseniz hediyeleriniz 1 ay içinde elinize geçmiş olur. Katılım için herkese çok teşekkür ediyor ve Ekim sürprizinde buluşmak üzere diyorum!!!
Bir de züprüz hamur var. Emmeeee, bi dane sorum olcek: Sence şimdik Pissi nerde?
>
Cumartesi aldığım bir haber ile tüm şımarıklık kontenjanımı sonuna kadar kullandım 🙂
Sonra uzun zamandır hamurlarımı elime almadığımı farkettim, sahi en son ne zaman hamur yapmıştım ben? Gizemciğime sözüm vardı, aylar aylar sonraya kaldı, umarım beni affeder…
Geçen ay evlendiği için bir de bu minik fokları yaptım, çiçeği burnunda çifte ömür boyu mutluluklar !!!